Bağışla
Ya zamanından çok önce gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya herşey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış
Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Sevgiye on kala ölüme beş (Aziz NESİN)
Ya zamanından çok önce gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya herşey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış
Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Sevgiye on kala ölüme beş (Aziz NESİN)
Çocukluğunda
örselenmiş olmanın verdiği kırgınlıkla hayata sarılıyorken küçük mutluluklara
karnı aç kuşlar gibi saldırıyordu. En ufak sorunda kabuğuna çekilmesi ışık
hızında gerçekleşirdi. Diğer insanlardan farklı olmanın huzursuzluğu ve
bilmişliğine inat, ilişkilerinde çocuk adımları atıyor ve her yeni adımda ya tökezliyor ya düşüyordu.
Yine de attığı tüm yeni adımlara sevinmesi insanlara taşıdığı umuttandı. Anı
yaşamaktan uzak, geleceğin hoş çakalına yakın pamuk ipliğinde dans etmeyi
çocukken öğrenmişti…
Dostlukların,
aşkların, nefretlerin, arkadaşlıkların ve hatta ailenin tek bir cümleyle nasıl
değişebileceğine şahit olmuş, hayatın
çocukken oynadığı evcilik oyunu kadar eğlenceli olmadığını kabullenmişti. Çıkar
ilişkilerinin arasında, yalanlara göz yumduğu arkadaşlıktan bozma dostluklarda yıllar önemini yitirmiş, nefret duygusu
sıradanlaşmış, gün yaşanırken, isimler unutulmuş, günlerin tek anlamı fotoğraf
karelerinde gizlenmişti…
Her yeni
aşkın heyecanında; doğru insana doğru insan olma çabasındayken kalp
kırıklarıyla ve aşk kırıntılarıyla dolu hayal kırıklıkları, insanlara inancını
kaybettirmiş aşka daha çok bağlanmasına neden olmuştu.
Tüketirken
ve tükenirken, herkes tarafından herkesleştirilmeye çalışırken yalnızlığın
kucağında, aşka yakın aşığa uzaktı…