Gri şehrin
soğukluğunda gökyüzünden medet uman insanların hepsi yeryüzünün onlara sırt
çevirdiğini düşünmekteydiler. Yaşadıklarının hikayesini anlatırken öfke dolu
ses tonlarına, acımasızlığın sertleştirdiği bakışlar eşlik ediyordu. Adil olmayan
bir düzende yaşananları yargılayanların iki yüzlülüğü sinmişti yeryüzüne. Başkalarının
hayatında ahkam kesenlerin aynı şartlarda yaşasalar neler yapacakları merak
konusuydu sokak lambalarına…
Bu şehirde kış
ne kadar çetin geçiyorsa, insanlar arasında ki ilişkiler de o kadar
zorlayıcıydı. Genç bedenler çoktan imkansızlıkların ve elde etmek
istediklerinin esiri olmuştu bile.
Şatafatlı
AVM’lerin içine sıkışıp kalmış kalplerin, modern ilişkilerde yok olmasıydı hayat.
Aşklarını kelimelerde dolu dizgin anlatan insanların, taktiklere ve sekse yenik
düşmesiydi ilişkiler. Özgürlük adına birbirini yok etmenin temeli atılıyordu
her yeni başlangıçta. Rengarenk kıyafetler içinde, insanlar kendi renklerini
solduruyorlardı. Sevgili olmaktan çok seks ilişkilerinin içinde kaldırım
süsünden ibaretti kadın/erkek…
Topuklu
ayakkabılarla, mini eteğin arasına sıkışmış hayatlarında mutluluğu arayanların
dünyasında, daha fazla kadınla birlikte olma çabasında ki erkeklerin buluştuğu gecelerde
aşk tükeniyor ve tüketiyordu. Kadının tüm yalanlara inanmaya hazır olduğu,
erkeğin bildiği bütün yalanları her kadına söylediği masalarda, kadeh kaldırılıyordu
doyumsuzluklara.
Sevgiden uzak,
sevişmekten bihaber insanların var olduğu şehirde yok olan kadınların ahı
kalıyordu kaldırımlarda..