Yıllar sonra seni ziyarete
geldim. İnsanlar garipsiyor ziyaretine gelmediğim için. Sanki yaşayanlarla her
gün görüşüyormuşum gibi. Aslında herkes artık sadece eleştiriyor bir diğerini.
Anlamak için değil sadece dedikodu için dinliyorlar tüm hayat hikayelerini.
Aklımdan geçen bir şey değildi ziyaret etmek. Sadece yaşadığın yeri merak
ettim. İşin ilginci rüyamda gördüğüm gibiydi her şey. Sen açık ferah alanları
seversin. Yaşadığın yerin önünden yol geçiyor. Hatta sokak ismi bile var. Birde
ağaç var evinin önünde gölgesinde nefes aldığın. Etrafın biraz kalabalık. Ama
yine aranda mesafe var çevrendekilerle. Kapında sade bir cümle ile
anlatılıyorsun. Aslında bu durum garibime gidiyor. Özellikle narsistler için
zor olmalı. O süper egoları ile etrafımızda gezenlerin hikayeleri ölüler
şehrinde tek cümle ile son buluyor. Galiba hayattayken yaşadıklarımızı anlatma
merakı bu yüzden. Şatafatlı hayatların havai fişekler gibi ışıklar saçarak
kendini tüm insanlığa göstermesi ve sonrasında yere düşüsün duman ve isten
ibaret olarak sönmesi misali. Anlattıkça abartıyoruz ve abarttıkça anlatıyoruz
yaşadıklarımızı ve yaşamak istediklerimizi.
Toprağına dokundum. Ayrık
otlarını temizlerken ne hissetmem gerektiğini düşündüm ve hatta ne hissettiğini
düşündüm. Senin evinde kendimi misafir gibi hissederdim. Şimdi burada kendimi
sana yabancı hissediyorum. Bu sıra aklımdan geçen tek şey yaşadığım yeri terk
etmek. Biraz kıskanıyorum seni. Kolaylıkla çekip gittin diye. Senin de
söylediğin gibi ben terk etmeyi bilmeyenlerdenim. Bu saçmalıkları bile terk
edemiyorum baksana halime.
Buralar sen bıraktıktan sonra
daha tuhaflaştı. Anasona daha ihtiyaç duyar hale geldi insanlık. Hayatta kalmak
zorlaştı velhasıl. Yalınayak, güler yüzlü ve güzel gözleriyle bakan çocuklar
dilenirken, doymak bilmeyen takım elbiseliler sardı dünyayı. Herkes birbirini
incitiyor. İnsanlar fakirleştikçe zenginler yaptıkları yardımları gösteriş
haline getirdiler. Katilleri ölü bedenler gizler oldu. Ufacık çocukların
bedenlerinde geziniyor şehvetin büyük ve kirli elleri. Eskiden kadın
cinayetleri vardı ekranlarda şimdilerde çocuk cinayetleri. Haberlerden bihaber
yaşamak isterdim. Kadına şiddet konusu gündemde hatta şiddete hayır günü bile
yaptılar. Şiddet fiziksel olunca unutuluyor da ruha şiddet insanı ömür boyu etkiliyor.
Bu sıra ruhum bir ileri iki geri. Hayata hep geç kalan ben erken büyümenin
acısındayım. Yaşa geç günlerim çoğaldı iyice. Dünü eskiye karıştırıp insan
olgunluğun elbisesini giyiveriyor üstüne. Öyle senin hatırladığın kahkaha
krizlerimden eser yok. Aslında birlikte güleceğim insanlar yok. Herkes asidi
kaçmış gazoz misali. Mutlu günlerin sayısı geçmişte kaldı.
Bir torunun oldu. Annesi seni
anlatıyor. Bazen ilgiyle bazen sıkılarak dinliyor. En çok onu seviyorum bu
dünyada. O minicik kollarıyla sarıldığında geçiyor tüm acılar. Sohbetini özledim.
Gidenle ölünmüyor ama kalanla da yaşanmıyor şu sıralar.
Bir yıldönümün daha geçti. Ben 40
yaşını yolcu ederken izlerini siliyorum geçmişimin…